KAMU SPOTU 27
+1 HABER
Tuhafıma giden ne
biliyormusunuz?
İlk defa bir
haber bülteni izlerken “bahar gelmiş” hissine kapıldım!
Öyle dallı güllü
cümleler kurmayı becermem ama dün +1 haber’de ,Uğur Dündar’ın ekrana dönüşünü
izlerken aynen böyle hissettim işte.
Normalde insan
haber bülteni izlerken iyi hissetmez...haberler iyi değildir çünkü...
Ama
neredeyse bir insanın doğumundan ergenliğine kadar olan bir zamanla eş , kimse
ekranda “resmi kaynaklardan” açıklanan tebliğlerin dışında tek kelime
etmiyordu.
Bu süre zarfında
, değişik birşey söylemek isteyenlerinde gardları düştü , istemeyenlerin ise
özgüvenleri iyiden iyiye arttı ve hepimiz bunlara büyük oranda şahit olduk.
Reyhanlı
katliamının ardından gelen RTÜK yasağı hasebiyle , TV’lerde göremediğimiz , elde kalan tek platform olan internette izleyebildiğimiz -ki o da sık sık
kaldırılıp geri konularak- doğal protestoları,gerçek duyguları içeren
görüntüler vardı dün TV’de.
İstifa sesleri
yankılanıyordu bu görüntülerde!
Bu sesleri gelmiş
geçmiş tüm hükümetler duymuştur istinasız , ve sokaklardaki istifa sesleri
yüzünden koltuğunu kaybetmiş bir tane bile lider yoktur tarihimizde...
Giden
olsa bile kısa süre sonra geri gelmiştir hatta!
Aslında bunda o
kadar da korkulacak birşey yok yani.
Buna rağmen yasak
vardı ama yayınlandı o görüntüler...
Atladığımız sanırım şu;
Yasaklara
aldırmamakla , yayıncılığın ilkelerini yerine getirmek arasında son derece
“kalın” bir çizgi var aslında!
Dün olanlar
gerçekti!
Uzun zaman sonra
tekrar ekrana dönen Uğur Dündar , “sürgünden dönmüş gibiyim” dedi ya ,
İşini ilkeli
yaptığında , her sese eşit mesafede kaldığında , yaptığın şeyin muhalefet
olduğunu sananların sanrıları seni yasaklıyor , sürgüne gönderiyor.
Maalesef bu sanrıları , yine
istisnasız , gelmiş geçmiş tüm görüşler , fraksiyonlar koltuğa
geçtiğinde görmüştür.
Koltuğa oturmadan
söylenen özgürlük sözleriyle , oturduktan sonra söylenen özgürlük sözleri
hiçbir zaman aynı olmaz!
Hal böyleyken de ,
sürgüne gidenle ,evinde kalanların manevi acıları aslında bir oluyor.
Giden; görüyor , susuyor , söyleyemiyor ,
Kalan ; görmüyor
, duymuyor , söylemiyor!
O görüntüleri
birgün evvel “biz” internette izlemiştik.
Ama “biz”
maalesef hiçbir zaman bu ülkenin “oy potansiyeli” olmadık!
Asıl görmesi
gerekenler bu görüntülerden bir haber.
Pazar günü , beni
bağışlasın lütfen adını hatırlayamadığım biri şöyle bir twit atmıştı ;
Gençler , lütfen
annelerinize , babalarınıza , daha da büyüklerinize , “muhalif” , “radikal”
addedilenleri okutun! Okutun çünkü nesilleri onlar yetiştiriyor!
Türkiye insanı ,
politik alışkanlıkları zor kırılan bir toplum...
Eller oy
pusulalarında istemsizce aynı noktalara gitti on yıllardır!
Hep temiz anılara
oylar basıldı aslında...ama hep te gelen gideni arattı!
Ve belki de ilk
kez bir toplumun , önderi , ışığı olan kavramlara bu denli dokunulması ,
pratiğe dökülmesi , bu denli alay eder gibi sözlerle ,trajedilerin üstünün
örtülmesi,karartılması,yasaklanması , bugüne kadar ses çıkarmamış
“alışkanlıklarına alışık” kimselere bile fazla geldi!
Dün izlediğimiz
bültende çok ta acayip birşey yoktu
aslında!
Olan biten
gösterildi, söylenmesi gereken söylendi, kimsenin kimyası bozulmadı , halk
galeyana gelmedi,sokakalara dökülmedi!
Dolayısıyla bir
günlük biber gazı stoğumuz bile cebimize kar kaldı!
Ekonomiye katkı
oldu!
Olaya birde burdan
bakmak lazım!
Ha ben neden mi “
bahar gelmiş” gibi hissettim?
İşte o da bunca
yıldır hepimiz gibi benimde “değiştirilen algı” sisteminin içinde, olan bitene
neredeyse alışmışken yeni birşey duyduğum için olabilir!
Yüreğim şöyle bir
hop etti!
Darısı “özgür
Türk medyası” ndan geriye kalanların başına.
not: bu arada Özlem Gürses'te endişelenmemeli , papucunu dama atmayız , severiz...doğru dürüst ekran yüzlerinden biridir...;)
not 2 : dikkat ederseniz yazıda bir tane bile "demokrasi" sözcüğü yada "demokrasi gereği" tanımı kullanmadım!
haber alma hakkım için bu cümlelerin ardına sığınmayı zul addediyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder