14 Mayıs 2013 Salı






KAMU SPOTU 27


+1 HABER


Tuhafıma giden ne biliyormusunuz?

İlk defa bir haber bülteni izlerken “bahar gelmiş” hissine kapıldım!

Öyle dallı güllü cümleler kurmayı becermem ama dün +1 haber’de ,Uğur Dündar’ın ekrana dönüşünü izlerken aynen böyle hissettim işte.

Normalde insan haber bülteni izlerken iyi hissetmez...haberler iyi değildir çünkü...

Ama neredeyse bir insanın doğumundan ergenliğine kadar olan bir zamanla eş , kimse ekranda “resmi kaynaklardan” açıklanan tebliğlerin dışında tek kelime etmiyordu.

Bu süre zarfında , değişik birşey söylemek isteyenlerinde gardları düştü , istemeyenlerin ise özgüvenleri iyiden iyiye arttı ve hepimiz bunlara büyük oranda şahit olduk.

Reyhanlı katliamının ardından gelen RTÜK yasağı hasebiyle , TV’lerde göremediğimiz , elde kalan tek platform olan internette izleyebildiğimiz -ki o da sık sık kaldırılıp geri konularak- doğal protestoları,gerçek duyguları içeren görüntüler vardı dün TV’de.

İstifa sesleri yankılanıyordu bu görüntülerde!

Bu sesleri gelmiş geçmiş tüm hükümetler duymuştur istinasız , ve sokaklardaki istifa sesleri yüzünden koltuğunu kaybetmiş bir tane bile lider yoktur tarihimizde...

Giden olsa bile kısa süre sonra geri gelmiştir hatta!

Aslında bunda o kadar da korkulacak birşey yok yani.

Buna rağmen yasak vardı ama yayınlandı o görüntüler...

Atladığımız sanırım şu;

Yasaklara aldırmamakla , yayıncılığın ilkelerini yerine getirmek arasında son derece “kalın” bir çizgi var aslında!

Dün olanlar gerçekti!

Uzun zaman sonra tekrar ekrana dönen Uğur Dündar , “sürgünden dönmüş gibiyim” dedi ya ,

İşini ilkeli yaptığında , her sese eşit mesafede kaldığında , yaptığın şeyin muhalefet olduğunu sananların sanrıları seni yasaklıyor , sürgüne gönderiyor.

Maalesef bu sanrıları , yine istisnasız  , gelmiş geçmiş tüm görüşler , fraksiyonlar koltuğa geçtiğinde görmüştür.

Koltuğa oturmadan söylenen özgürlük sözleriyle , oturduktan sonra söylenen özgürlük sözleri hiçbir zaman aynı olmaz!

Hal böyleyken de , sürgüne gidenle ,evinde kalanların manevi acıları aslında bir oluyor.

Giden;  görüyor , susuyor , söyleyemiyor ,

Kalan ; görmüyor , duymuyor , söylemiyor!

O görüntüleri birgün evvel “biz” internette izlemiştik.

Ama “biz” maalesef hiçbir zaman bu ülkenin “oy potansiyeli” olmadık!

Asıl görmesi gerekenler bu görüntülerden bir haber.

Pazar günü , beni bağışlasın lütfen adını hatırlayamadığım biri şöyle bir twit atmıştı ;

Gençler , lütfen annelerinize , babalarınıza , daha da büyüklerinize , “muhalif” , “radikal” addedilenleri okutun! Okutun çünkü nesilleri onlar yetiştiriyor!

Türkiye insanı , politik alışkanlıkları zor kırılan bir toplum...

Eller oy pusulalarında istemsizce aynı noktalara gitti on yıllardır!

Hep temiz anılara oylar basıldı aslında...ama hep te gelen gideni arattı!

Ve belki de ilk kez bir toplumun , önderi , ışığı olan kavramlara bu denli dokunulması , pratiğe dökülmesi , bu denli alay eder gibi sözlerle ,trajedilerin üstünün örtülmesi,karartılması,yasaklanması , bugüne kadar ses çıkarmamış “alışkanlıklarına alışık” kimselere bile fazla geldi!

Dün izlediğimiz bültende  çok ta acayip birşey yoktu aslında!

Olan biten gösterildi, söylenmesi gereken söylendi, kimsenin kimyası bozulmadı , halk galeyana gelmedi,sokakalara dökülmedi!

Dolayısıyla bir günlük biber gazı stoğumuz bile cebimize kar kaldı!

Ekonomiye katkı oldu!
Olaya birde burdan bakmak lazım!

Ha ben neden mi “ bahar gelmiş” gibi hissettim?

İşte o da bunca yıldır hepimiz gibi benimde “değiştirilen algı” sisteminin içinde, olan bitene neredeyse alışmışken yeni birşey duyduğum için olabilir!

Yüreğim şöyle bir hop etti!

Darısı “özgür Türk medyası” ndan geriye kalanların başına.

not: bu arada Özlem Gürses'te endişelenmemeli , papucunu dama atmayız , severiz...doğru dürüst ekran yüzlerinden biridir...;)

not 2 : dikkat ederseniz yazıda bir tane bile "demokrasi" sözcüğü yada "demokrasi gereği" tanımı kullanmadım!
haber alma hakkım için bu cümlelerin ardına sığınmayı zul addediyorum!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder