KAMU SPOTU 33
TWİTTER TWİTTER
SÖYLE BANA...
Twitter’da
entersan bulduğum bir sürü insanı takip ediyorum.
Ama bunlardan çok
azı , uzun vade de bu enteresan hallerini korumaya devam ediyor.
İlk günler , “amma
komik ha!” , yada “vaaay bunu da dedi mi yav!” filan diye düşündüğüm bir sürü
insanı artık takip etmiyorum.
Çünkü “timeline”ımda
ciddi oranda kirlilik oluşmaya başladı!
Her platformda
olduğu gibi , amaçtan şaşan hareketler burada da had safhaya ulaştı!
Hele hele
kendilerine dizilen methiyeleri yada eleştirileri retweet edenlerden geçilmiyor
ortalık!
Onları takip
etmiyorum , çünkü bir süre sonra merak uyandıracak birşey söylemek yerine , “ayna
ayna , söyle bana , var mı benden iyisi?” kıvamında birbirleri ile
yarışıyorlar!
Tevazu , her
zaman değil belki ama , büyük oranda hala iyi birşey!
Bu geleneksel
kafadan bir türlü kurtulamayacağım herhalde!
Takip ettiklerim
arasında , Melih Gökçek’te var.
Başkan’ın , Ahmet
Hakan ‘la arasındaki samimiyet herkesçe malum.
İş çoğunlukla öyle
bir noktada ki , bir siyasetçiyle bir gazeteci arasındaki samimiyet , gözle
görülür yakınlık ve selahiyet , kısa pantolonu , Turgut Özal’da görüp çok
etkilenmiş , adeta kendinden bir parça bulmuş , ancak sonrasında eski , donuk politikacı
imajinasyonuna geri dönmek zorunda kalmış kuşaklarda sevinç yaratıyor!
Siyasetçi ile
gazeteci arasında , konuşulmayacak hiçbir konunun , sorulmayacak hiçbir sorunun
olmaması , hasretini çektiğimiz demokrasiyi bize adım adım yaklaştırıyor!
Kah ,okey’e
aranan 4. ,kah , en iyi kurufasülyenin nerede yenilebileceği tavsiyeleri
ufkumuzu açıyor!
Ben daha ziyade
gece yaşayan biri oldum hep.
Sabahlara kadar
otururum...
Alışkanlık işte.
Bu sebeple ,
anneannem , çocukluğumdan beri “ gece yatmak bilmezsin sabah kalkmak bilmezsin
, sen ne biçim çocuksun !” diye fırça atar durur hala.
Hal böyleyken ,
yeni alışkanlık , twitter da hep gözümün bir ucunda açık...kim ne yapıyor
dikizliyorum!
Melih başkan’da
sanırım geç saatlere kadar oturan birisi.
Çünkü hep ,
sabaha karşı saatlerde bolca retweet’leri ile karşılaşıyorum.
Fakat , daimi
olsun , bitmeyen enerjisi ile gündüz erken saatlerde de sosyal medyasının
başında olabiliyor.
Bence bu alanı en
iyi ve samimi biçimde kullanan politikacı.
Anlıyorsunuz ki
herşeyi kendisi yazıyor...pek çok meslektaşı gibi bir sosyal medyacıya teslim
etmemiş hesabını.
Aslında pek çok
meslektaşının eminim twitterdan bile haberi yok ya neyse!
Bu tabii ciddi
oranda sempati uyandıran bir durum.
Keşke herkes
böyle olsa...bir İstanbul’lu olarak kendi belediye başkanımdan da böyle samimi
mesajlar almak isterdim doğrusu.
Başkan son bir
kaç gündür özellikle , Ankara’nın peyzaj
çalışmaları ile ilgileniyor olacak ki , sürekli bizimle , saksı içinde , kendi
tabiri ile “ estetik harikası” bitki fotografları paylaşıyor.
Büyük bir
çoğunluğu, işi azıcık büyütmüş bir fidecide bulunabilecek yetiştirme ağaçlar gerçi...ama bazısını ,
hayvan şekilleri vererek budamışlar , eğlenceli işler çıkmış...ilk defa
görülmüş şeyler değil muhakkak ama yine de eğlenceli yani.
En son , “saksıda
bu kadar büyük bir çınar ağacı gördünüz mü?”
sorusuyla bir fotograf paylaşınca , 2 yıldır hepimizi diken üstünde
tutan , 1 yıldır ölçüm biçim yaptıkları , son 2 haftadır da fiilen başladıkları
3. köprünün viyadük inşaat çalışmaları geldi aklıma.
Bildiğiniz kepçelerin , dozerlerin paletleri ,yara yara
girdi ormana!
Biraz yükseğe
çıkıp baktığınızda kel kalmış tepeleri görmeye başlıyorsunuz artık Sarıyer
ormanlarında!
Yakın zamanda,
onlarca , yüzlerce yıldır orada duran ağaçların yerinde yeller esecek!
Köprü ayağı
geçecek , etrafı imara açılacak , “uygarlığın mimarı” müteahitler rezidans
diksin diye daha fazla ağaç yok edilecek ve günün sonunda , İstanbul’un oksijen
deposu küçük saksılara dikilip onlardan “estetik harikaları “ yaratılacak!
Ve algımız bir
süre sonra öyle bir hale gelecek ki, bir
çınar’ı toprağında görmek yerine , saksıda gördüğümüz de hayretle! mutluluk
dansları yapıyor olacağız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder