22 Mayıs 2013 Çarşamba






KAMU SPOTU 33



TWİTTER TWİTTER SÖYLE BANA...


Twitter’da entersan bulduğum bir sürü insanı takip ediyorum.

Ama bunlardan çok azı , uzun vade de bu enteresan hallerini korumaya devam ediyor.

İlk günler , “amma komik ha!” , yada “vaaay bunu da dedi mi yav!” filan diye düşündüğüm bir sürü insanı artık takip etmiyorum.

Çünkü “timeline”ımda ciddi oranda kirlilik oluşmaya başladı!

Her platformda olduğu gibi , amaçtan şaşan hareketler burada da had safhaya ulaştı!

Hele hele kendilerine dizilen methiyeleri yada eleştirileri retweet edenlerden geçilmiyor ortalık!

Onları takip etmiyorum , çünkü bir süre sonra merak uyandıracak birşey söylemek yerine , “ayna ayna , söyle bana , var mı benden iyisi?” kıvamında birbirleri ile yarışıyorlar!

Tevazu , her zaman değil belki ama , büyük oranda hala iyi birşey!

Bu geleneksel kafadan bir türlü kurtulamayacağım herhalde!

Takip ettiklerim arasında , Melih Gökçek’te var.

Başkan’ın , Ahmet Hakan ‘la arasındaki samimiyet herkesçe malum.

İş çoğunlukla öyle bir noktada ki , bir siyasetçiyle bir gazeteci arasındaki samimiyet , gözle görülür yakınlık ve selahiyet , kısa pantolonu , Turgut Özal’da görüp çok etkilenmiş , adeta kendinden bir parça bulmuş , ancak  sonrasında eski , donuk politikacı imajinasyonuna geri dönmek zorunda kalmış kuşaklarda sevinç yaratıyor!

Siyasetçi ile gazeteci arasında , konuşulmayacak hiçbir konunun , sorulmayacak hiçbir sorunun olmaması , hasretini çektiğimiz demokrasiyi bize adım adım yaklaştırıyor!

Kah ,okey’e aranan 4. ,kah , en iyi kurufasülyenin nerede yenilebileceği tavsiyeleri ufkumuzu açıyor!

Ben daha ziyade gece yaşayan biri oldum hep.

Sabahlara kadar otururum...

Alışkanlık işte.

Bu sebeple , anneannem , çocukluğumdan beri “ gece yatmak bilmezsin sabah kalkmak bilmezsin , sen ne biçim çocuksun !” diye fırça atar durur hala.

Hal böyleyken , yeni alışkanlık , twitter da hep gözümün bir ucunda açık...kim ne yapıyor dikizliyorum!

Melih başkan’da sanırım geç saatlere kadar oturan birisi.

Çünkü hep , sabaha karşı saatlerde bolca retweet’leri ile karşılaşıyorum.

Fakat , daimi olsun , bitmeyen enerjisi ile gündüz erken saatlerde de sosyal medyasının başında olabiliyor.

Bence bu alanı en iyi ve samimi biçimde kullanan politikacı.

Anlıyorsunuz ki herşeyi kendisi yazıyor...pek çok meslektaşı gibi bir sosyal medyacıya teslim etmemiş hesabını.

Aslında pek çok meslektaşının eminim twitterdan bile haberi yok ya neyse!

Bu tabii ciddi oranda sempati uyandıran bir durum.

Keşke herkes böyle olsa...bir İstanbul’lu olarak kendi belediye başkanımdan da böyle samimi mesajlar almak isterdim doğrusu.

Başkan son bir kaç gündür  özellikle , Ankara’nın peyzaj çalışmaları ile ilgileniyor olacak ki , sürekli bizimle , saksı içinde , kendi tabiri ile “ estetik harikası” bitki fotografları paylaşıyor.

Büyük bir çoğunluğu, işi azıcık büyütmüş bir fidecide bulunabilecek  yetiştirme ağaçlar gerçi...ama bazısını , hayvan şekilleri vererek budamışlar , eğlenceli işler çıkmış...ilk defa görülmüş şeyler değil muhakkak ama yine de eğlenceli yani.

En son , “saksıda bu kadar büyük bir çınar ağacı gördünüz mü?”  sorusuyla bir fotograf paylaşınca , 2 yıldır hepimizi diken üstünde tutan , 1 yıldır ölçüm biçim yaptıkları , son 2 haftadır da fiilen başladıkları 3. köprünün viyadük inşaat çalışmaları geldi aklıma.

Bildiğiniz  kepçelerin , dozerlerin paletleri ,yara yara girdi ormana!

Biraz yükseğe çıkıp baktığınızda kel kalmış tepeleri görmeye başlıyorsunuz artık Sarıyer ormanlarında!

Yakın zamanda, onlarca , yüzlerce yıldır orada duran ağaçların yerinde yeller esecek!

Köprü ayağı geçecek , etrafı imara açılacak , “uygarlığın mimarı” müteahitler rezidans diksin diye daha fazla ağaç yok edilecek ve günün sonunda , İstanbul’un oksijen deposu küçük saksılara dikilip onlardan “estetik harikaları “  yaratılacak!

Ve algımız bir süre sonra öyle bir hale gelecek ki,  bir çınar’ı toprağında görmek yerine , saksıda gördüğümüz de hayretle! mutluluk dansları yapıyor olacağız!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder