KAMU SPOTU 10
MARİLYN MONROE ÖLDÜ!
Özellikle ABD’de
hayatta olan / olmayan her ünlü için onlarca biyografi kitabı yazılır.
Bunun en net
kanıtını LA’da girdiğim bir kitapçıda görmüştüm.
O meşhur Walk of
Fame dedikleri Yıldızlı Yol üzerinde bir
kitapçı dükkanıydı bu ve sadece biyografi kitapları ve posterler satıyordu.
Bir dükkanda
sadece biyografi kitabı satılıyorsa ,
düşünün siz Amerikalıların kitap yazma hızını...!
Bununla birlikte
“özel hayat” merakını !
Kitapların
çoğunun arka kapağında da kitaba dair
gazetelerde çıkmış , 5 yıldız, aslan
marka övücü yorumlar.
Şayet Amerikan televizyonlarından birinde birgün 15
dakikalığına da olsa göründüyseniz , gün gelipte hakkın rahmetine kavuşsanız bile meraklı bir Amerikalı’nın kaleminden
kurtulma şansınız yoktur!
Bunu bilin de!
Orada ölüm
dosyaları kolayına kapanmıyor... hayır
federal polis kapatsa , birinin aklına düşmeniz yetiyor yeniden
açılmanız için.
Amerika’da ölmek
zor iki gözüm!
Efsane Elvis
öleli 36 yıl oldu ! Ama onunla ilgili meraklılar hala hayatta...
Amerikalı yazar Mary Roach , kitabı “Gulp” ‘ta Elvis’in
aslında uyuşturucu etkisine bağlı kalp krizinden değil de “kabızlıktan”
gittiğini anlatıyor !
Bazı şaibeli
hallerde , merak edip işin ucunu
bırakmayıp gerçeklere ulaşmak harika birşey.
Ama bir adamın
ölümünün üzerinden 36 yıl geçtikten sonra onun aslında bağırsaklarının
kalınlaştığı için öldüğünü , hele ki bu Elvis ise !!! hadi be ordan Elvis’ler sıçmaz
ki!
Tanrım bu bir
Elvis için kabul edilemez bir ölüm biçimi!
Bu bilgi ortalama
bir Amerikalı için “neee Elvis sıçıyomuymuş? “ yada “ vay be koca Elvis sıçamadığı için cartayı çekmiş
ben burda potur potur sıçıyorum adaletin bu mu dünya? “ etkisi yaratıp toplu
intiharlara kadar gider!
Gram abartıyorsam
ne olayım...ortalama bir Amerikalıysanız valla gider!
Merak bazen
toplum üzerinde tehlikeli haller yaratır Mary !
Gerçi;
“ Durun ! Elvis
ölmedi ! daha geçen gün onu Milli parkta dev Jotun ağacının altındaki bankta
otururken gördüm ! geçmiş güzel günleri düşünüyor gibiydi ! “ diyen bir embesilin
yanında Mary Roach ‘un elini öpmek şart.
Felaket habercisi
gibi görünücem ama bakın size birşey söyleyeyim ;
Elvis öldü ,
Marilyn öldü , Charlie Chaplin’de öldü... hatta Alfred Hitchcock bile öldü siz
ne diyosunuz beee !!!
MADURO’DAN NİHAT DOĞAN’A ŞEHRİN ANAHTARI!
Nihat Doğan’ın
Venezuela hassasiyeti hepimizce malum .
Bir kere bile , “neden
“ diye düşünmeden , Hugo Chavez’in cenazesine atladı gitti.
Bizlere oralardan
“canlı bildirdi!”
Çok merak
ediyorum kaç ülke ünlüsü , böyle bir harekette bulundu?
Töbe tanımadığı ,
politik duruşu konusunda sadece ,
“Amerika’ya kafa tutan bir liderdi!” den öteye gitmeyen bilgisiyle , bir siyaset
adamına dünyada böylesi bir saygı gösterisinde kaç kişi bulundu sorarım size?
Aradan kısa bir süre
geçti ve Venezuela , Chavez’den sonra başbakanını seçti.
Chavez’in
halefi Nicholas Maduro artık koltukta.
Kime ne kadar
kafa tutar , Chavez’in –eğer varsa- mirasını ne kadar yerine getirir henüz
bilinmez , ancak , tüm bu olan bitenden sonra , Türk ve Venezuela halkları nezdinde yeni
başkan Maduro’nun bir vefa örneği göstererek , ülkesinin acısına ortak olan
Nihat Doğan’a bir görev vermesi yerinde olacaktır!
Böylelikle ,
belki de bir dönem görüşülen , “Caracas dönüşüm projesi” , “konut karşılığı
petrol pazarlıkları” , efenime söyliiim
“muz üretimi” , hiç olmadı “güzellik kraliçelerine Türkiye’de iş sahası
açma” filan gibi konularda iki ülke arasında müthiş işbirlikleri
geliştirebileceğini düşünüyorum Doğan’ın!
Bence Maduro ,
artık Vefa’nın İstanbul’da bir semt
adından daha öte birşey olduğunu ispatlamalıdır!
Belki bir “fahri
doktor” luk olayı , hadi olmadı , Caracas şart değil ama en azından herhangi bir
şehrin anahtarı filan ha?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder