8 Nisan 2013 Pazartesi

KAMU SPOTU (BEGINING)



KAMU SPOTU (BEGINING) 


İnsan evladı ilk evrimden bu yana kalan evrim süreçlerini çok daha hızlı geçirmeye başladı. Malum tabi fen’ler ilerledi artık. (Anneannem böyle der teknolojiye.)


Sosyal medya tabir edilen bölgeye bakarsanız paylaşılan resimlerin,yazıların ,şiirlerin %90’ı , Can baba’ya, Özdemir Asaf’a , Che Guevera’ya, Einstein’a,Konfüçyus’a, Eflatun’a ait...sanırısınızki hepimiz sosyal demokrasinin önde gelen felsefe profesörleriyiz...


Toplumsal konularda kopardığımız yaygaralar oturduğumuz koltukların çapını geçmiyorken yeni bir akımın öncüsü olma yolunda büyük aşama kaydettik.


Koltuk aktivizmi!


Hiç kolay bir işten söz etmiyorum...birileri de oturdukları yerden para,itibar kazanmalılar...bu hiç bir işe yaramasa trafik sorununu çözebilir...çoğalmalıyız...şaka yapmıyorum, düşünün %50 miz hergün oturduğu yerden para kazıyor olsa kalan % 50 evine yarı yarıya zamanda gidecek!


Teknolojinin nimetlerinden faydalanmak lazım...daha çok olursak metrobüs duraklarına yine kamyon girebilir belki ama en azından daha az insan hayati tehlike ile karşı karşıya kalır...


Fenomen olmanın hiçte zor olmadığı dönemlerden geçiyoruz...ben bile “nasıl oluyomuş acaba bu iş?” diye merak edip bir fake twitter hesabı ile hergün 5-6 özlü söz yada eleştiri paylaşıp yazdığım an itibari ile dakikada 80-90 RT sayısına ulaşan biriyim!


Yaptığım tek şey bunu daha önce yapanların ne yaptığına bakıp , aynı onların yaptığını yapmak oldu. Ve oldu işte! Hiç te zor bi iş değilmiş...hiç öyle uzun mesai saatlerine de ihtiyacım olmadı. Herşey on günde oldu... on günde toplasan 20 saat çalıştım! Sabrettim , bekledim ve kazandım!


Sizde kazanabilirsiniz!


Hepimiz birer fenomen olmalıyız! Tabi hepimiz fenomen olduğumuzda nasıl bir rekabet ortamı doğacak onu bilemem ama hepimizin popstar olduğu bir dünyada nasıl yaşıyorsak bundan pek farkı olacağını sanmam.


Böyle de gül gibi geçinip gidiyoruz...


Geçen gün ilk defa yanımda oturanlar siprariş ettikleri waffle tabağının fotografını çekmeye hamle ettiklerinde bunu neden yaptıklarını biliyordum artık. En fazla otuz saniye sonra bir paylaşım sitesine yeni bir waffle tabağı daha eklenecekti. Dünya waffle tabağından geçilmiyor artık... buna fincanı çiçeklerle süslenip servis edilen türk kahveleri ve gittikleri Paris seyahatinde içtikleri özel yapım şarapların kadeh fotografları da eklendimi bir taşla birkaç kuş vurmuş oluyoruz... zaman hız zamanı...herşeyi süratle yapmalıyız...


Harika değil mi allah aşkına?... bir fotografla yeme /içme kültürümüzü , gezdiğimiz yerlerin kalitesini ve coşkumuzu paylaşmakla kalmıyor bir de olası hazımsız düşmanlarımızı da çatır çatır çatlatabiliyoruz.

Daha da ileri gidiyoruz... artık herşeyi 6 saniyede anlatabilme hız ve zekasına da sahibiz!

Teknoloji bize yepyeni bir video paylaşım olanağı sunuyor...

6 saniye içinde kendimizi,ruh halimizi,içinde bulunduğumuz mekanı,sosyal çevremizi,içtiğimiz içkiyi,mekandaki varsa showları,bardaki içkilerin çeşitliliğini,kedimizin o anki tatlı minnoş hallerini,boğazda atılan havai fişeklerin harika renklerini ve tabi waffle tabağımızın hareketli görüntüsünü dostla düşmanla paylaşabilme şansına sahibiz... üstelik tam tamına 6 saniyede!

Bir akıllı da çıkıp demiyor ki “naapıyorsun sen? 6 saniyede kendini kime nasıl ifade edeceksin? Hadi ettin diyelim karşındakinin algısı seni kaç saniyede kavrayacak?"


Herşeyden evvel birşeyi 6 saniyede kavrama kıvraklığına sahip pırıltılı bir zekan vardı da neden her bölümü minimum 110 dakika olan üstelik geçen hafta izlediğin bölümünün kısa özeti 45 dakika süren bir diziye yıllarını ayırıyorsun... zaten 6 saniyede herşeyi lap diye kapabilen birisin!

İşin bu kısmında aslında çelişkinin Allahını bize bu modaları sunanlar yaşıyor... herbiri aynı yerden besleniyor ve hepimiz moda uğruna 6 saniye ile 110 dakika arasındaki algı kaosu içinde dönenip duruyoruz... hangisiyiz biz? 6 saniyede kavrayan parlak zekalar mı? 110 dakikada bir türlü anlayamayan mongollar mı?


Hayatın çok hızlı akması gerekiyor... herşeye yetişmemiz eski sevgili/koca yada karılarımızı kıskandırmamız , düşmanlarımızı çatlatmamız , utanmasak yeni iç çamaşırlarımızı dahi henüz soyunma kabininde daha denerken herkesle paylaşmamız lazım...Bütün kan anonslarını doğruluğunu kontrol etmeden RT etmemiz lazım ki ne kadar hayırsever biri olduğumuz ispat olsun...yapılacak olan bütün eylemlerin ilanlarını da paylaşmalıyız orda bulunup bulunmamamız önemli değil , paylaşmalıyız ki  ne kadar harika ve hayatla ilgili bireyler olduğumuz herkes tarafından bilinsin...


Yıllar sonra torunlarımıza “evlat 30 yıl önce bir , "kadına karşı şiddet hareketi" vardı her toplantısının ilanını RT etmişmiştim” diye yeni dünya anılarımızı anlatalım... en büyük düşüm bu...

Ha bir de hepimiz gibi bu hızlı dünyaya ayak uydurup tüm gereklerini yerine getirdikten sonra “doğada sıcacık küçücük bir eve sahip olmak , tarlamda kendi domatesimi yetiştirmek” bütün hayalim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder